19 Mart 2014 Çarşamba

Hayatımda aldığım en güzel mektup !


bazen farkında olmadan çok büyük yaralar açabiliyorum kalbinde.üzülmeni hiç istemiyorum.düşüncesiz,acımasız ve bencil oluyorum.kendimi kaybediyorum en ufak bir şey bile beni deli ediyor.dibine kadar irdeliyorum.seninde insan olduğunu unutuyorum.duygularının olduğunu ve bunlarla yaşamak zorunda olduğumuzu.
oysa  seninleyken bulutların üstünde hissediyorum.kollarındayken,dudakların dudaklarıma ve tenin tenime değiyorken.ah fena halde dibe batmış haldeyim.beni beliğimi benimle ilgili ne olan varsa hepsini ele geçirmişssin.sensiz kalmayı düşünmek bile istemiyorum.bana ne yaptın bilmiyorum ama seninle yaşadığımı hissediyorum.
bazen çıldırıyorum.sınırları zorluyorum.kıskanıyorum ve bilmek istiyorum.hayatımda birine ilk defa kendimden çok değer veriyorum.beni ele geçirdin ve savunmasız kaldım.ama dünyanın en güzel hissi bu olsa gerek.seni gerektiğinde senden daha çok sevecek birine sahip olmak.aşk bu.anlatması zor.ama iliklerime kadar işlemiş.
seni seviyorum:)

Gizem Yaramış ( Seni çok seviyorum )

8 Ocak 2014 Çarşamba

Çok Karakterlilik

  Gelin bir insanın hayatını düşünelim...Neler var? İş hayatı , Okul hayatı , Aile hayatı , Arkaşları ile olan dünyası bir de Duygularını paylaştığı  ( Sevgilisi -Eşi ) ile diğer bir dünya. Bu her başlığın altında yine alt dallara ayrılan ve her birinin kişiden kişiye değişen kocaman bir labirent olduğunu tahmin etmek zor değil.
 Dünyaya gelirken bize verdikleri  ' Nasıl Yaşanır ' kılavuzunda da yazdığı gibi ergenlikte karakterler şekillenirken kendimize sıfatlar , yüzler seçeriz. Sonra sen kimsin? diye sorduklarında isminle beraber onları söyleriz tüm isanlara aynı cevapları veririz. Belli bir süre sonra verdiğin cevapların insanlara göre farklılıklar gösterdiğini gözlemlersin ve kendi içinde yeni senler oluşur bun senlerin sayısı tanıştığın insanların farklılığına göre değişir. Sevgilinle ile beraber olduğun karakter ile iş yerinde ki aynı değildir ya da  ailenin yanında ki ile arkadaşların yanında hepsine sergilediğimiz bu karakterler aslında bizim zenginliğimizdir. O yüzden çift karakterli yada bi sürü karakterli olmayı tercih etmem bundandır. Biliyorum çift karaterli olmak söylemini hep ' kişiliksiz ' anlamıyla bütünleştirildi hatta şu kalıbı duymuşsunuzdur

-İkizler burcumusun?
-Hımm.... Çift karakterli

Bölünerek çoğalan canlıları hiç düşündünüz mü ? 
Ya insanlarda öyle olsaydı..
Ben isterdim doğrusu. Yıllarca yaşayacaksın tek bir vücut da bütün imparatorluk sana ait olacak sonra gün gelecek ve diyecekler ki hadi bölün ! Duygular , Hisler , Düşünceler ,  Sorumlukların , Arkadaşların ,  Ailen Biriktirdiklerin yani beynin kendinde sevdiğin ne varsa bir kenara diğerini bir kenara diye ayıracaksın sanki bahar temizliği yapar gibi. İnsan ne rahatlardı be !
 Böyle bir dünya yok olsaydı fena olmazdı ama yok.

5 Ocak 2014 Pazar

Bunca yaşanmışlıktan sonra kime neyi nasıl anlatabilir insan?
Ya hiç susmayacaksın
Ya da biriktirdiklerinle yaşayacaksın
Dilsiz..

19 Aralık 2012 Çarşamba

     BULUŞMAK ÜZERE
Diyelim yağmura tutuldun bir gün
Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
Öbür yanda güneş kendi keyfinde
Ne de olsa yaz yağmuru
Pırıl pırıl düşüyor damlalar
Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın
Dar attın kendini karşı evin sundurmasına
İşte o evin kapısında bulacaksın beni
Diyelim için çekti bir sabah vakti
Erkenceden denize gireyim dedin
Kulaç attıkça sen
Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
Ege denizi bu efendi deniz
Seslenmiyor
Derken bi de dibe dalayım diyorsun
İçine doğdu belki de
İşte çil çil koşuşan balıklar
Lapinalar gümüşler var ya
Eylim eylim salınan yosunlar
Onların arasında bulacaksın beni
Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
Çakmak çakmak gözleri
Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı
Herkes orda sen de ordasın
Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
Özgürlüğe mutluluğa doğru
Her işin başında sevgi diyor
Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
Bi de başını çeviriyorsun ki
Yanında ben varım

                                                                  Can Yücel

14 Temmuz 2011 Perşembe

Geleceğe mektup..

Ey güzel kadın ! 
çok yıllar sonra evleneceğim büyük insan ! 
Kim bilir ne yapıyorsun ?
 nasılsın , 
ve nerdesin ? 
ben çok iyiyim hatta harika bi hayatım var diyebilirim....
öylesine yaşıyorum ki ; seninle paylaşacağım hayatımı deneyimliyorum....
kimseyle birlikte değilim seni aldatmadım , 
aldatmıyorum 
bi kaç flort dışında birşey düşünmüyorum zaten...
bugünlerde annemden yemek yapmayı öğreniyorum 
yani hiç yoktan salatayı iyi yapmayı :) 
Aynı zamanda çalışıyorum 
Profosonel fotoğraf makinemi almak için...
seni Galata kulesinde , 
bir eminönü vapurunda , 
ortaköyde 
İSTABULDA boğazı izlerken 
dalgalanan saçlarının arkasından fotoğrafını 
ilk ben çekmek isityorum....
ilk okulda hani elma kızartma tablosu vardı ya 
başarılı olanların elması kızartılırdı...
Bugün çok başarılıyım güzel kadın , 
elmam tamamen kıpkırmızı , 
sıkıştırılmış bir enerji gibi saklıyorum onu..
Daha önce böylesi hiç olmamıştı..
kızıyordum sana bazen , 
kim bilir 
belkide burdan yarım dünya uzakta varlığını hissetmek zoruma gidiyor..
bazen karalıkta iki yıldız gibi parlayan gözlerini 
bazende yanımda sessizce oturup başını omzuma dayayışıı hayal ediyorum...
Hayat zor kadınım 
öyleki hayat bana Bütün oyunlarını oynadı 
artık onunla çok iyi dans ediyorum 
inan bana o kadar eğlenceli ki 
ve çok iyi dostlarım arkadaşlarım da var hepsi ile birgün 
Yıllar sonra  bir gün tanışacaksın 
kendine çok iyi bak 
özellikle Gözlerine 
gezeceğimiz çok yer var...
Bundan 20 yıl sonrasına selamlar

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Ali Nasuh Mahruki





Ali Nasuh Mahruki
1968 yılında dünyaya gözlerini açan Nasuh mahruki , 2004 yılında Üniversiteden mezun olduktan sonra profesyonel olarak Sporculuk , Yazarlık , ve Fotoğrafçılık yapan Nasuh abimiz , aynı zamanda Dağcılık Mağaracılık Yamaç paraşütü Atletli dalış , Motor sporları Yelken ve Bisiklet sporlarını profesyonel olarak yapmaktadır. Sovyet asyanın 7000 metre yüksekliğindeki 5 dağa tırmanmış Rusya dağcılık fedarasyonu tarafından KAR LEOPARI ünvanını alan mahruki. Everest dağına tırmanan ilk türk dağcı ve dünyadaki ilk müslümandır. Şimdi bakalım Nasuh abimiz bize neler anlatıyor

Dağcılığa 20 yaşında başladım 24 yaşında ilk 7000 ' lik tırmanışımı yaptım , 26 yaşında Kar leoparı Unvanını aldım , 27 yaşında Everest dağına tırmandım , 28 yaşında YEDİ ZİRVELER projesini tamamladım veca mel ttrophy 'de Türkiye yi temsil ettim , 29 yaşında motosikletimle İstanbul dan Katmandu ' ya , Sıkım 'a kadar gittim ve geri geldim ,arada cho oyu dağına tırmandım , 30 yaşında Lhotse dağına tırmandım ve manaslu Dağı'nı denedim olmadı , 31 yaşında 17 ağustos depremini yaşadım , 32 yaşında K2 dağına tırmandım ve bugün artık 42 yaşına geldim. 42 yaşında , 15 yıl aradan sonra bir kez daha Everest dağına tırmandım…Ve böylece kendi deneyimlerimi Yaşam yolculuğunda kendi zirvelerine ulaşarak , gerçek değerini ortaya çıkarmak isteyenler için kaleme aldım..









Kitabın içerisinden kesitler…

'' Hayatın içerisinde kendi yerinizi arayın ''
Günümüzün çok hızlı dünyasında en büyük risklerden biriside, yaşamın anlamsız görünmesidir. Hayatına bir anlam yükleyemeyen insan, bütün bu olup bitenin anlamsız olduğunu düşüncesine kapılabilir. Bu talihsiz durum hemen hemen hepimizin başına gelmiştir. Bütün dünyamızı alt üst eden bu durum bizi özümüzden, ruhumuzdan uzaklaştırır. Kimisi her şeye karşı hırçınlaştırır. Kimini uyuşturucu gibi, televizyon gibi, internet gibi çeşitli şeylere bağımlı hale getirir. Kimini depresyona sokar kimini inançsız biri yapar kimini boşvermişliğie tembelliğe çeker kimini eğlenceye zevke aşırı düşkün yapar kimini ise intihara sürükler… Yaşamın anlamını yitirmek her şeyi yitirmek demektir. Yaşama verdiğiniz değer her şeydir…
Unutmayın ki ;
''Hayatın Provası olmaz ''
Her anınızı deney imlendirin , hayatın içinde bir yer değil , hayatın içinde kendi yerinizi istemelisiniz çünkü….
'' İnsanın değeri aradığı şeydir ''
İnsan hedeflerinin ve ideallerinin büyüklüğü ölçüsünde büyük olur. Yolu bilmek ile yolu yürümek arasında çok fark vardır…
Hedef ve Başarı
Hedefimizi, hedeflerimizi seçerken yükseklerde bir hedefi gözümüze kestirebiliriz. Zor ama ulaşılabilir hedefler bizi daha yükseklere taşır. Kendinize inandığınız sürece Everest dağını bile Hedef olarak Seçebilirsiniz. Ancak burada önemli olan herkesin kendi Everest'ine kendi zirvesine tırmanmasıdır.
'' Herkes Evereste tırmanamayabilir ama herkesin tırmanabileceği bir Everesti vardır '' !!!
Neden başarılı olayim ki….?
# İş aramamak, TRANSFER OLMAK için
# Ya da kendi işini Kurmak için
# Çevrenin Gözbebeği Ol
# Annen 5 çayında seninle hava atabilsin
# 2 ömür yaşa
# Yöneten mi yönetilen mi olacaksın?
# Gitmediğin ülkeler seni tanısın
# Tanımadığın insanlar seni bilsin
# Gelecekteki çocukların seninle gurur duysun
# Dergilere, TV lere çıkasın



( Bir dağcının güncesi sayfa 102 )…



25 yaşında kar leoparı unvanı peşinde Pobeda dağının ilk denemem için eteklerine vardığımda, ona şöyle seslenmiştim
Pobeda, benim mücadelem seninle değil. Senin kayanla, buzunla, karınla ,soğunla değil. Benim mücadelem kendimle , bırak senin üzerinde kendimleyarışayım ,kim bilir belki kendimi bir kez daha geçerim…




'' Hata yapmaktan korkmayın '' 

Kararlarınızda ve uygulamalarınızda hata yapmak bizi gereğinden fazla korkutmamalı , çünkü hata yapmak gelişmenin ve ilerlemenin bir parçasıdır. Hatalarımızda başarıya giden yolda birer basamaktır , aslında unutmamalıyız ki hata yapmak öğrenmeyide beraberinde getirir. Hatalar en büyük öğreticilerdir…
Çünkü pahalı öğretirler..


'' Gerektiğinde Geri çekilmesini bilin ''


Geri çekilmek , gücünü toplamak ve hedeflerine ulaşmak için deneyeceğiniz yeni yolları değerlendirmek için olmalı , kendinizi hazır hissedincede tekrar denemelisiniz . Bazen nesnel koşullar geri zorunlu kılar burada önemli olan hedefden gözünüzü ayırmadan bunu yapabilmektir. Geri çekilmek daha iyi şartlarda ilerleyebilmenin ilk adımıdır


'' Hayatınız boyunca hedefleriniz olsun ''


Kişisel gelişim ve büyüme çabamız bir yaşam biçimi ve yaşam boyu olmalıdır. Elbette ki zamana , koşullara ve fırsatlara göre olacaktırbu gelişim. Burada önemli olan durmandan ilerleyebilmektir. Her zaman yeni hedefler yeni projelerle kendinimizi hareketli tutmalı ve yaşamın dinamikleriyle aramızda uyumu kaybetmeden i yaşamdan kopmadan onunla birlikte hareket edebilmeli kendimizi geliştirmeli ve bir yaşam boyu öğrenebilmeyiz. Hayatımız boyunca çeşitli hedeflerimizin olması aslında bu nedenle çok önemlidir çünkü öğrenmemiz durduğunda gelişmemizde durur…

Denemediğini dene!
Yemediğini ye!
Gitmediğine git!
Öğrenmediğini öğren!
Konuşmadığınla konuş!
Sevmediğini sev!
Yaşamadığını yaşa !